kaçakçılığı

listen to the pronunciation of kaçakçılığı
التركية - الإنجليزية
smuggle
To import or export, illicitly or by stealth, without paying lawful customs charges or duties
To thrash or be thrashed by a bear's claws, or to swipe at or be swiped at by a person's arms in a bearlike manner
{v} to import or export goods without paying the duties, run, convey privately
To convey or introduce clandestinely
To import or export secretly, contrary to the law; to import or export without paying the duties imposed by law; as, to smuggle lace
If someone smuggles things or people into a place or out of it, they take them there illegally or secretly. My message is `If you try to smuggle drugs you are stupid' Police have foiled an attempt to smuggle a bomb into Belfast airport Had it really been impossible to find someone who could smuggle out a letter? + smuggling smug·gling An air hostess was arrested and charged with drug smuggling
Fig
{f} import or export illegally; bring in or take out secretly
import or export without paying customs duties; "She smuggled cigarettes across the border
To import or export in violation of the customs laws
import or export without paying customs duties; "She smuggled cigarettes across the border"
To thrash or be thrashed by a bears claws, or to swipe at or be swiped at by a persons arms in a bearlike manner
kaçakçılık
smuggling

The police arrested him for smuggling. - Polisler kaçakçılık için onu tutukladı.

The police arrested him for smuggling. - Polis onu kaçakçılıktan tutukladı.

gümrük kaçakçılığı
smuggling
vergi kaçakçılığı
tax evasion
kaçakçılık
(Politika, Siyaset) trafficking
kaçakçılık
traffic
göçmen kaçakçılığı
(Kanun) Immigrant smuggling
kaçakçılık
smugglıng
döviz kaçakçılığı
smuggling of foreign exchange
esrar kaçakçılığı
hashish smuggling
içki kaçakçılığı
bootlegging
içki kaçakçılığı yapmak
bootleg
kaçakçılık
contraband

The customs agent searched Tom for contraband. - Gümrük ajanı, kaçakçılık için Tom'u araştırdı.

kaçakçılık
running
kaçakçılık
dealing in contraband goods
kültür ve tabiat varlıkları kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in cultural goods, including antiques and works of art
nükleer veya radyoaktif madde kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in nuclear or radioactive materials OOOO
silah-mühimmat kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in weapons, munitions and explosives
silâh kaçakçılığı
gunrunning
uyuşturucu madde kaçakçılığı
(Hukuk) drug trafficking, illicit trafficking in narcotic drugs
uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in narcotic drugs and psychotropic substances
yasadışı organ ve doku kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trade in human organs and tissues
التركية - التركية

تعريف kaçakçılığı في التركية التركية القاموس.

kaçakçılık
Bir ülkeye gümrüğü ödenmemiş, yasaklanmış malı gizli olarak, sokma
kaçakçılık
Bir devletin yasalarına karşı gelerek yapılan ticaret: "Kaçakçılık ediyormuş, çok para vurmuş."- R. H. Karay
kaçakçılık
Gizli olarak, sezdirmeden kaçırma işi: "Ben böyle gözlere görülmeden yapılan kaçakçılıktan korkarım."- H. R. Gürpınar
kaçakçılık
Gizli olarak, sezdirmeden kaçırma işi
kaçakçılık
Bir devletin yasalarına karşı gelerek yapılan ticaret
kaçakçılık
Bir ülkeye gümrüğü ödenmemiş, yasaklanmış malı gizli olarak sokma
vergi kaçakçılığı
Sık sık vergi kaçağını uygulama
kaçakçılığı
المفضلات