kızlık

listen to the pronunciation of kızlık
التركية - الإنجليزية
maidenhead
cherry
virginhood
girlhood; maidenhood, virginity
virginity
virginal
girlhood
cherry#pepper
kızlık zarı
hymen

Most virgins have an intact hymen. - Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.

When a girl has sex for the first time, her hymen ruptures and bleeds. - Bir kız ilk kez seks yaptığında, onun kızlık zarı parçalanır ve kanar.

kız
girl

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

kızlık bozma
deflower
kızlık bozmak
(Argo) deflorate
kızlık bozmak
(Argo) deflower
kızlık bozmak
(Argo) knock off
kızlık zarı bozmak
deflower
kızlık bozmak
To break her maiden
kızlık bozmak
(Argo) ruin
kızlık zarı
Hymen, virginal membrane, cherry
kızlık zarı bozulması
lose virginity
kızlık adı
maiden name
kızlık muayenesi
(Kanun) examination of hymen
kızlık soyadı
maiden name

What's your wife's maiden name? - Karınızın kızlık soyadı nedir?

Mary's maiden name is Jackson. - Mary'nin kızlık soyadı Jackson'dur.

kızlık soyadı ile
nee
kızlık zarı
hymen, maidenhead
kızlık zarı
cherry
kızlık zarı
virginal membrane
kızlık çağı
girlhood
kız
{i} bird

The girl released the birds from the cage. - Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.

He looks like the yellow angry bird. - O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.

kız
daughter

The Joneses love their daughter. - Joneslar kızlarını sever.

He was impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

kız
judy

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

kız
skirt

The girls wore grass skirts and had flowers around their necks. - Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı.

These girls use white skirts. - Bu kızlar beyaz gömlek kullanıyor.

kız
queen

There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter. - Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters. - Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.

kız
resent

I resent the way he treated me. - Onun bana davranma şekline kızıyorum.

Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him. - Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

Are you still a virgin? - Hâlâ kız oğlan kız mısın?

That girl who's wearing a scarf is a virgin. - Bir eşarp takan o kız bakire.

kız
bridle at
kız
puss
anne kızlık soyadı
mother's maiden name
kız
gırl

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

kız
country girl
kız
girl's
genç kızlık hali
girlishness
genç kızlık çağı
maidenhood
kız
chick

I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs. - Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw. - Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

kız
female

That female student is American. - O kız öğrenci Amerikalıdır.

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

The mother missed her daughter who was away at college. - Anne üniversitedeki kızını özledi.

I really miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum.

kız
maid

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine. - Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

kız
maiden

What's your mother's maiden name? - Annenin kızlık soyadı nedir?

The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine. - Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

Tom loves fried chicken. - Tom, kızarmış tavuk seviyor.

I like roast chicken. - Fırında kızartılmış tavuğu severim.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
kızlık zarı
cherry#pepper
التركية - التركية
Kız olma durumu, erdenlik, bekâret
Üvey kız
Bir kadının evlenmeden önceki yaşantısıyla ilgili, o döneme özgü
Kız olma durumu, erdenlik, bekâret. Üvey kız
Bir kadının evlenmeden önceki yaşantısıyla ilgili, o döneme özgü: "İşte bu onun kızlık odası."- M. Ş. Esendal
kızlık zarı
Cinsel ilişkide bulunmamış kızların döl yolunu kısmen kapayan zar, himen
Kız
bint
Kızlık zarı
(Hukuk) HYMEN
Kızlık zarı
himen
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire