kısıtlanmak

listen to the pronunciation of kısıtlanmak
التركية - الإنجليزية
restrict
limit
regulate
kısıtla
restrict

The police restricted access to the road. - Polis yola girişi kısıtladı.

They decided to abolish the old restriction. - Eski kısıtlamayı kaldırmaya karar verdiler.

kısıtla
{f} restricted

The police restricted access to the road. - Polis yola girişi kısıtladı.

Tom and Mary broke into the restricted section of the library. - Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler.

kısıtla
{f} restricting
kısıtla
constraints
التركية - التركية
Kısıtlama işi yapılmak
kısıtlanma
Kısıtlanmak işi