junior; of an inferior in age

listen to the pronunciation of junior; of an inferior in age
الإنجليزية - التركية

تعريف junior; of an inferior in age في الإنجليزية التركية القاموس.

younger
daha genç

O, ondan iki yaş daha gençtir. - She's two years younger than him.

Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar. - The younger generation looks at things differently.

younger
{s} küçük

O, benden beş yaş küçük. - She is five years younger than me.

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi. - Lucy's mother told her to take care of her younger sister.

younger
(sıfat) küçük
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} younger