Tom readily admits his mistakes.
- Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
Tom has willingly done everything we've asked him to do.
- Tom yapmasını istediğimiz her şeyi isteyerek yaptı.
Do you think Tom will go willingly?
- Tom'un isteyerek gideceğini düşünüyor musun?
Tom has willingly done everything we've asked him to do.
- Tom yapmasını istediğimiz her şeyi isteyerek yaptı.
Tom did it willingly.
- Tom onu isteyerek yaptı.
Would you like to dance with me?
- Benimle dans etmek ister misin?
I'd like to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
Is there anything else you require?
- İstediğin başka bir şey var mı?
I don't require your understanding.
- Anlayışını istemiyorum.
My boss refused my request for a raise.
- Patronum zam isteğimi reddetti.
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Mary requested a raise from her boss.
- Mary patronundan bir zam istedi.
He requested my assistance.
- O benim yardımımı istedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
I don't want to see your faces.
- Yüzlerinizi görmek istemiyorum.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
They would call for help.
- Onlar yardım istediler.
Tom heard Mary call for help.
- Tom Mary'nin yardım istediğini duydu.
He was willing to care for that cat.
- O,o kediye bakmak için istekliydi.
My sponsor was willing to agree to my suggestion.
- Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
There remains nothing to be desired.
- İstenilen bir şey yok.
Dan desired to kill Linda.
- Dan Linda'yı öldürmek istedi.