Dedikoduya çok düşkündür.
- She is very fond of gossip.
Çiçeklere çok düşkündür.
- She is very fond of flowers.
Tom biraz hoşgörülü bir gülümseme verdi.
- Tom gave a little indulgent smile.
Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.
- Tom is quite helpful, indulgent even.
Tom'un Mary ile ilgili sevgi dolu anıları var.
- Tom has fond memories of Mary.
Ann aşırı derecede çikolataya düşkün.
- Ann is exceedingly fond of chocolate.
Hem babam hem de erkek kardeşim kumarı çok severler.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
O balık tutmayı sever.
- He is fond of fishing.
Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
- I am fond of Australian food.
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- My sister is fond of music.
Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
- I am fond of Australian food.
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- My sister is fond of music.
I have fond grandparents who spoil me.