in a sure manner; safely; certainly

listen to the pronunciation of in a sure manner; safely; certainly
الإنجليزية - التركية

تعريف in a sure manner; safely; certainly في الإنجليزية التركية القاموس.

sure
elbette

Elbette orada olacağım. - I'll be there for sure.

Tom elbette tenis oynayabilir. - Tom sure can play tennis.

sure
soruşturmak
sure
kuşkusuz
sure
bayağı

Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin. - Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.

sure
muhakkak

Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin. - You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.

Muhakkak birine söyledin. - Surely you told somebody.

sure
sağlam

Ben sadece sağlama bağlıyorum. - I'm just making sure.

Geçimimi sağlamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabileceğime eminim. - I'm sure I can speak French well enough to get by.

sure
mutlak

Gece beni mutlaka ara. - Be sure and call me tonight.

Saat üçte mutlaka gel. - Be sure to come at 3.

sure
kesinlikle

O harika! Kesinlikle güleceksiniz. - It's great! You'll laugh for sure.

Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek. - The day will surely come when your dream will come true.

sure
şüphesiz

Şüphesiz Tom'la irtibata geçebiliriz. - Surely we can get in touch with Tom.

Şüphesiz Tom bunun farkında. - Surely Tom is aware of that.

sure
güvenilir

O kesinlikle iyi bir adam ama güvenilir değil. - He is a good fellow for sure, but not trustworthy.

Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin? - Are you sure this information is reliable?

sure
(İnşaat) emin, kati, keskin
sure
metin
sure
sahiden
sure
be sure dikkat etmek
sure
sıkı bağlayan
sure
{s} kesin, muhakkak: It's
sure
kati

Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem. - I wish I could say for sure.

sure
sabit
sure
müspet
الإنجليزية - الإنجليزية
sure