Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var.
 - I have a number of influential friends.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
 - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
 - Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
Tom birkaç yıl önce öldü.
 - Tom died a number of years ago.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
 - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı.
 - Fadil received a number of letters from Layla.
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
 - The councilor tabled a number of controversial motions.
Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
 - Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
I spoke with a number of them about it.
A number of people have commented on it.