The time has come to debate the most relevant matters.
- En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
- Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
In Russian, the words for caress, endearment and least weasel are homonymous and possibly related etymologically.
- Rusçada okşamak, sevgi ile bayağı gelincik sözcükleri eşsesli ve muhtemelen etimolojik olarak ilişkilidirler.
The amount of paper produced by a country is closely related to its cultural standards.
- Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
I know what's involved.
- Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
He usually was not involved directly.
- Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
The amount of paper produced by a country is closely related to its cultural standards.
- Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
A cucumber is related to a watermelon.
- Salatalık, karpuzla ilişkilidir.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
- Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
Money doesn't always count for much in human relationships.
- Para her zaman insan ilişkilerinde çok önemli sayılmaz.
I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
- Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
Mary has a strong connection with nature.
- Mary'nin doğa ile güçlü bir ilişkisi vardır.
Tom has a strong connection with nature.
- Tom, doğa ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.
Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
- Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
- Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
The association between trolls and bridges has a long history which marches on to this day in English pop culture.
- İngiliz popüler kültüründeki trol-köprü ilişkisinin günümüze kadar ulaşan uzun bir tarihi vardır.
He knows a lot about foreign affairs.
- Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
It was a one-sided love affair.
- O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
The dream of world war may be linked to a linear religion.
- Dünya savaşı hayali, doğrusal bir dinle ilişkilendirilebilir.
Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.
- Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
William has discovered a correlation between the location of Mayan cities and the position of stars in constellations.
- William Maya kentlerinin konumu ve takımyıldızlarındaki yıldızların konumu arasında bir ilişki keşfetti.
No correlation was found.
- Hiçbir ilişki bulunmadı.
I have no affiliation with your university.
- Senin üniversitenle hiçbir ilişkim yok.
I used to correlate love with sex.
- Eskiden sevgi ile cinselliği ilişkilendirirdim.
Did Tom ever have any dealings with Mary?
- Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
When did you last have sexual intercourse?
- En son ne zaman cinsel ilişkiye girdiniz?
Mary did not bleed in her first sexual intercourse with Tom.
- Mary'nin Tom'la olan ilk cinsel ilişkisinde kanama olmadı.
Tom has secretly been contacting Mary.
- Tom Mary ile gizlice ilişki kuruyor.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
Did Tom ever have any dealings with Mary?
- Tom'un Mary ile hiç herhangi bir ilişkisi oldu mu?
We have a good rapport.
- Bizim iyi bir ilişkimiz var.
As regards the matter, I know nothing.
- Konuya ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.
What do you have to say with regard to this problem?
- Bu soruna ilişkin ne söylemek zorundasın?