ile dolu

listen to the pronunciation of ile dolu
التركية - الإنجليزية
fraught with
pregnant with
(Dilbilim) charged with
brimming with
rife with
replete with
full of

The meadow is full of frogs. - Çayır kurbağa ile doludur.

Tom has a drawer full of USB cables. - Tom'un USB kabloları ile dolu bir çekmecesi var.

brimfull of
abounding in
laden with
ulent
ağaç kökleri ile dolu
stubby
bir madde ile dolu yer
plenum
dibi ağaç kökleri ile dolu
snaggy
dibi ağaç kökleri ile dolu
(nehir) snagged
tekerlek izleri ile dolu
rutty
çıplak kız resimleri ile dolu
girlie
ile dolu
المفضلات