i̇tirazlar

listen to the pronunciation of i̇tirazlar
التركية - التركية
(Hukuk) İTİRAZAT
itiraz
Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma: "Oyuncuların itirazına rağmen bir üçüncü olarak katılıyordu."- S. F. Abasıyanık
itiraz
Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkma
itiraz
Söylenecek söz, karşı söyleme
itiraz
(Osmanlı Dönemi) kabul etmediğini belirtme, karşı çıkma
itiraz
Söylenecek söz, karşı söyleme: "Onun verdiği emre itirazı hiçbirimiz aklımızdan geçirmiyoruz."- R. N. Güntekin
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇tirazlar في التركية الإنجليزية القاموس.

itiraz
objection

They stated their objections. - Onlar itirazlarını belirttiler.

I'm quite all right if you have no objection to it. - Eğer sizin bir itirazınız yoksa ben oldukça iyiyim.

itirazlar
Objections
itiraz
contest

She decided not to contest the charges in court. - O, mahkemedeki suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.

itiraz
{i} contradiction
itiraz
(Kanun) demurral
itiraz
expections
itiraz
opposition
itiraz
reclaim
itiraz
demur
itiraz
protest

He submitted his resignation in protest of the company's policy. - İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.

itiraz
protestation
itiraz
remonstrance
itiraz
plea
itiraz
impeachment
itiraz
but

I have no objection, but I'm not in favor of it, either. - Benim de itirazım yok, ama bunun lehinde değilim.

Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet. - Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.

itiraz
cavil
itiraz
deprecation
itiraz
outcry
itiraz
expostulation
itiraz
objection, disapproval
itiraz
challenge

Sami didn't challenge that. - Sami ona itiraz etmedi.

I accept your challenge. - İtirazını kabul ediyorum.

itiraz
law protest
itiraz
disapproval
itiraz
objection, disapproval, protest; plea
itiraz
difficulty