i̇çerikli

listen to the pronunciation of i̇çerikli
التركية - الإنجليزية

تعريف i̇çerikli في التركية الإنجليزية القاموس.

içerik
{i} content

We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details. - Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.

Those projects offer a lot of new and innovative content and ideas. - Bu projeler bir sürü yeni ve yenilikçi içerik ve fikirler sunuyor.

içerikli
(something) which deals mainly with: dinsel içerikli bir kitap a book about religion
içerikli
thematic
içerikli
pithy
içerikli
sophisticated
içerikli
well-rounded
içerik
(Hukuk) context

In order to fully understand how a word is used, it needs to be used in many different contexts. - Bir kelimenin nasıl kullanıldığını tam olarak anlamak için, onun birçok farklı içeriklerde kullanılması gerekir.

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

içerik
theme
içerik
ingredient
içerik
substance
içerik
contents

The contents of this book are not suitable for people with weak nerves. - Bu kitabın içerikleri zayıf sinirli insanlar için uygun değildir.

The label on the box doesn't match the contents. - Kutunun üzerindeki etiket, içerikle eşleşmiyor.

içerik
meaning
çözüm içerikli
Solution oriantated
bilimsel içerikli
scientific
içerik
implicit
içerik
(Tıp) ingredients
içerik
(Bilgisayar) content should
içerik
(Ticaret) scope
içerik
(Bilgisayar) contains

This site contains content not suitable for persons under the age of 18. - Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.

içerik
(Biyokimya) coverage
içerik
(Bilgisayar) deref
içerik
required
içerik
matter
içerikli
wellrounded
içerik
guts
içerik
base
içerik
index
içerikli
contentful
içerik
content; contents
içerik
log. implicit, implied
içerik
psych. content
içerik
content, contents
içerikli
well rounded
moda içerikli
fashion-oriented
التركية - التركية
muhtevalı
içerikli
Herhangi bir niteliği, özelliği içeren, muhtevalı
içerik
Bir anlatımda verilmek istenen öz
içerik
Herhangi bir ruhsal süreç veya düşünsel işlevi oluşturan ögelerin bütünü
içerik
Bir anlatımda verilmek istenen öz, düşünce, duygu ve imgelerin bütünü
içerik
Bir cümle veya yargıda açıkça söylenmemekle birlikte var olduğu anlaşılabilen, zımni
içerik
Bir anlatımda verilmek istenen öz; düşünce, duygu ve imgelerin bütünü
içerik
Bir şeyin içinde bulunan ögelerin bütünü, muhteva
İçerik
zımni
İçerik
(Hukuk) MUHTEVA

Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır. - Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.

الإنجليزية - التركية

تعريف i̇çerikli في الإنجليزية التركية القاموس.

içerik
content
i̇çerikli
المفضلات