hoşlanmıyorsunuz

listen to the pronunciation of hoşlanmıyorsunuz
التركية - الإنجليزية
averse to
hoşlan
enjoy

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

hoşlan
care for

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

I don't care for foreign food. - Ben yabancı yemekten hoşlanmam.

hoşlan
{f} liking

I cannot help liking him in spite of his many faults. - Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

Fred took a liking to Jane and started dating her. - Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.

hoşlanmıyorsunuz
المفضلات