Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
She is loved by everyone.
- O herkes tarafından sevilir.
Mr. Kaifu is used to making speeches in public.
- Bay Kaifu herkesin içinde konuşmalar yapmaya alışkındır.
He made fun of me in public.
- O, herkesin içinde benimle alay etti.
Tom becomes nervous whenever he has to speak in public.
- Tom herkesin önünde konuşmak zorunda olduğunda sinirlenir.
Don't swear in public.
- Herkesin önünde küfretmeyin.
Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
That dispute has been settled once and for all.
- O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
They all looked happy.
- Herkes mutlu görünüyordu.
Anyone can do it if they try.
- Bunu herkes yapabilir, denedikleri sürece.
He is richer than anyone else in this town.
- O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
Everybody hates each other now.
- Artık herkes birbirinden nefret ediyor.
I just want everybody to like each other.
- Ben sadece herkesin birbirini sevmesini istiyorum.
I'll take whoever wants to go.
- İsteyen herkesi götüreceğim.
Sam helps whoever asks him to.
- Sam yardım isteyen herkese yardım eder.
I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world.
- Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.
A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world!
- Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!
Thank you one and all.
- Herkese teşekkür ederim.
Anybody and everybody wants to go abroad.
- Herhangi biri ve herkes yurtdışına gitmek ister.
Tom and Mary are both very kind and will help anybody who asks.
- Tom ve Mary hem çok nazikler hem de isteyen herkese yardımcı olacaklar.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.
- Başka herkes fikrini söyleyinceye kadar Tom bir şey söylememeye karar verdi.
If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
- Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
Everybody is supposed to know the law, but few people really do.
- Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.
The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone.
- Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.
Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
- Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.