الإنجليزية - التركية
تعريف hence, any body of rock yielding valuable ore في الإنجليزية التركية القاموس.
- reef
- resif
Bilim adamları, Avustralya'daki Büyük Set Resifi'nin yarısından fazlasının son 30 yıl içinde yok edildiğini söylüyorlar.
-Scientists say more than half of Australia's Great Barrier Reef has been destroyed in the past 30 years.
Belize set resifi, kuzey yarımküredeki en büyük set resifidir ve aynı zamanda popüler bir dalış noktası olan Büyük Mavi Delikle de ünlüdür.
-The Belize barrier reef is the largest barrier reef in the northern hemisphere and is also famous for the Great Blue Hole, a popular diving spot.
- reef
- {i} sığ kayalık
- reef
- (Askeri) mercan adası
- reef
- (Askeri) atol
- reef
- reef knot camadan bağı
- reef
- {i} camadan
- reef
- {f} camadan vurmak
- reef
- {f} ihtiyatlı hareket etmek
- reef
- {i} kayalık
- reef
- {f} temkinli davranmak
- reef
- cıvadıra bastonunu mayna etmek
- reef
- yelkenin bir kat camadanı
- reef
- {i} altınlı maden damarı
- reef
- reef point camadan halat
- reef
- camadanını bağlamak
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف hence, any body of rock yielding valuable ore في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- reef
hence, any body of rock yielding valuable ore
الواصلة
hence, a·ny bo·dy of rock yield·ing va·lu·a·ble oreالنطق
Resimler
المفضلات