helal!

listen to the pronunciation of helal!
التركية - الإنجليزية
good job
halal

Fadil ate halal food. - Fadıl helal gıda yedi.

Is the food at the restaurant halal? - Restorandaki yiyecek helal mi?

lawful
lawful spouse
canonically
legitimate
colloq. (lawful) wife
(Islam) canonically lawful, permissible, legitimate
(Konuşma Dili) (lawful) wife
Islam canonically lawful, permissible, legitimate
Islamic dietary laws which control the preparation of food; something that is legal and allowed in Islam
(canonically) lawful, legitimate, permissible; lawful spouse
legitimately, by legitimate means
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) İhramdan çıkan hacı
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın müsaade ettiği şey. Haram olmayan. Dinî bakımdan kullanılmasında, yenilip içilmesinde, dinlenmesi veya bakılmasında yahut dokunulmasında nehiy olmayan
(Osmanlı Dönemi) TIYBE
(Osmanlı Dönemi) HILL
Kurallara, geleneklere uygun
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dince yasaklanmamış olan, haram karşıtı: "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal."- M. A. Ersoy
Kurallara, geleneklere uygun olarak
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dince yasaklanmamış olan, haram karşıtı
Kurallara, geleneklere uygun (olarak)
Nikâhlı eş
(Osmanlı Dönemi) dinen yapılmasına izin verilen
helal!
المفضلات