Are there any survivors?
- Hiç hayatta kalan var mı?
Were there any survivors?
- Hiç hayatta kalan var mıydı?
Tom has three surviving children.
- Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.
The surviving refugees longed for freedom.
- Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.
The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments.
- Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.
Tom thought he had a chance to survive.
- Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.
You know as well as I do that we have no chance of surviving.
- Hayatta kalma şansımız olmadığını benim kadar iyi biliyorsun.
If Tom hadn't helped Mary, she wouldn't have stood a chance of surviving.
- Eğer Tom Mary'ye yardım etmeseydi, onun hayatta kalma şansı olmayacaktı.