Babanın kız kardeşine hala denir.
 - Babanın bacısına hala denir.
The woman who he thought was his aunt was a stranger.
 - Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
 - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
 - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
Hello? Are you still here?
 - Merhaba? Hâlâ burada mısın?
Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce.
 - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.
As far as I know, she has not yet married.
 - Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.