hızlandırır

listen to the pronunciation of hızlandırır
التركية - الإنجليزية
fastens
third-person singular of fasten
hız
velocity

The velocity of light is about 186,000 miles per second. - Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.

Light travels at a velocity of 186,000 miles per second. - Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.

hız
speed

In towns, speed is limited to 50 km/h. - Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.

Ken was fined 7,000 yen for speeding. - Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.

hız
pace

He walked at a quick pace. - O büyük bir hızla yürüdü.

Tom needs a change of pace. - Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.

hız
{i} expedition
hız
{i} rate

I can type at a very fast rate. - Çok yüksek bir hızda daktilo ile yazabilirim.

His synchronizing rate left nothing to be desired. - Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.

hız
rush
hız
ratio

The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI. - Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

hız
(Biyokimya) velecity
hız
(Meteoroloji) sayisal
hız
impetus
hız
celerity
hız
dispatch
hız
swiftness
hız
momentum
hız
speeds

This ship can reach extremely high speeds. - Bu gemi, son derece yüksek hızlara ulaşabilir.

A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour. - Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.

hız
speeded
hız
momentum, impetus
hız
speed, velocity " sürat; impetus
hız
quickness
hız
enthusiasm, spiritedness, spirit, vigor, vitality, zest
hız
pelt
hız
bat

The battle quickly became fierce and bloody. - Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.

hız
raciness
hız
force, strength, power, violence: Rüzgârın hızı kesildi. The wind's died down
hız
tilt
hız
speed, rapidity, velocity
hız
career
hız
haste

The mistake hastened his retirement. - Hata onun emekliliğini hızlandırdı.

Mary hastened back to her room. - Mary hızla odasına geri döndü.

hız
speed , rate
hız
rapidness
hız
lick
hız
rapidity
hız
loudness
hız
range
التركية - التركية

تعريف hızlandırır في التركية التركية القاموس.

HIZ
(Osmanlı Dönemi) Sür'at, çabukluk.* Gayret, şevk
HIZ
(Osmanlı Dönemi) Fiz: Alınan yolun zamana oranı
Hız
şiddet
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı."- H. Taner. Çaba, güç, gayret, takat
hız
Çabukluk, sürat
hız
Çabukluk, sür'at
hız
Çaba, güç, gayret, takat
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sür'at
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır."- F. R. Atay
hız
(Osmanlı Dönemi) sürat
hızlandırır
المفضلات