hücreli

listen to the pronunciation of hücreli
التركية - الإنجليزية
celled
cellular
hücre
cell

He was put in a cell. - O bir hücreye konuldu.

Tom was alone in his cell. - Tom hücresinde yalnızdı.

Hücre
(Tıp) cyton
hücre
niche
çok hücreli
multicellular
germ hücreli tümör
(Tıp) germinoma
germ hücreli tümörler
(Tıp) germ
hücre
cubbyhole
hücre
pocket
hücre
compartment
hücre
(Gıda) germ
mantle hücreli lenfoma
(Tıp) mantle cell lymphoma
hücre
cadre
hücre
jail cell
adult t-hücreli lenfoma
(Tıp) adult t-cell lymphoma
adult t-hücreli lösemi
(Tıp) adult t-cell leukemia
en küçük çok hücreli hayvanlar
rotifera
en küçük çok hücreli su hayvanı
rotifer
hücre
cellular
hücre
cell " göze; alcove, niche
hücre
cubicle

I became a retiree after working for forty-five years in a cubicle. - Kırk beş yıl boyunca bir hücrede çalıştıktan sonra emekli oldum.

I want to go back to my cubicle. - Ben hücreme geri dönmek istiyorum.

hücre
cell (of a clandestine organization)
hücre
hole

During his detention, Tom spent several months in the hole. - Tutukluluğu sırasında Tom hücrede birkaç ay geçirdi.

hücre
alcove, niche
hücre
cell; room, chamber
hücre
biol. cell
hücre
cabin
hücre
loculus
hücre
clink
hücre
calaboose
hücre
corpuscle
tek hücreli
unicellular

The amoeba is a unicellular organism. - Amip tek hücreli bir varlıktır.

That is a unicellular organism. - Bu tek hücreli bir organizmadır.

tek hücreli bitki
protophyte
tek hücreli bitki
unicellular plant
tek hücreli canlı
Protista
tek hücreli canlı
monad
tek hücreli hayvan
protozoon
tek hücreli hayvan
unicellular animal
tek hücreli hayvan
infusorium
tek hücreli hayvanlar
protozoa
tek hücreli meyve
follicle
التركية - التركية
Hücresi olan
hücre
İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birliği, göze
HÜCRE
(Osmanlı Dönemi) Duvar çevrilmiş yer
HÜCRE
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hucer-Hucerât) Deve ağılı
Hücre
göze
Hücre
(Osmanlı Dönemi) SAVMAA
Hücre
(Osmanlı Dönemi) PERVAZ
bir hücreli
Yapısı tek bir hücreden oluşan (hayvan veya bitki), bir gözeli, tek hücreli
hücre
Küçük oda
hücre
Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda: "Sonunda hücresine götürdüler de boylu boyunca uzanabildi."- S. F. Abasıyanık
hücre
Küçük oda: "Üzerine ot bir yatakla bir battaniye atılmış, demir bir somyadan başka içinde bir şey olmayan çıplak bir hücrede bulunduğunu anladı."- A. İlhan
hücre
Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk
hücre
Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda
tek hücreli
Bir gözeli, bir hücreli
çok hücreli
Yapısında birden çok hücre bulunan (hayvan veya bitki)
hücreli
المفضلات