He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
The bus was behind schedule.
- Otobüs tarifenin gerisindeydi.
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
I'll be back in a wink.
- Kaşla göz arasında geri döneceğim.
I will be back in two week's time.
- İki haftalık süre içinde geri döneceğim.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Tom stumbled backwards.
- Tom geriye tökezledi.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
The clock is ten minutes slow.
- Saat on dakika geri kalmış.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.