günaha

listen to the pronunciation of günaha
التركية - الإنجليزية

تعريف günaha في التركية الإنجليزية القاموس.

günah
sin

Forgive me Father for I have sinned. - Günah işlediğim için beni affet Tanrım.

Forgive me, for I have sinned. - Beni affedin, zira ben günah işledim.

günaha girme
temptation
günaha girmek
stumble
günaha sokma
temptation
günaha dönen kimse
backslider
günaha dönmek
backslide
günaha girmek
to sin, to commit a sin
günaha girmek/ işlemek
to sin, commit a sin
günaha karşılık ceza
(kilise) penance
günaha sokmak
1. to make (someone) sin. 2. to push (someone) into wrongdoing, drive (someone) to sin
günaha sokmak
to cause sb to sin
günah
{s} sinful

I have never met a more sinful man. - Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.

I have never met a more sinful person. - Daha günahkar bir kişiyle hiç karşılaşmadım.

günah
blame
günah
misdeed
günah
shame
günah
foul
günah
iniquity
günah
wrongdoing
günah
foulness
günah
trespass
günah
evil
günah
crime, shame, sin
günah
fault
günah
sin, transgression, trespass; fault, blame
günah
transgression
günah
blame, fault
günah
wrong

Yes, I said that murder is a sin, but I never said that sins are wrong. - Evet, cinayetin bir günah olduğunu söyledim ama günahların yanlış olduğunu asla söylemedim.

التركية - التركية

تعريف günaha في التركية التركية القاموس.

GÜNAH
(Osmanlı Dönemi) f. Cezayı gerektiren amel. Dine aykırı iş. Allah'ın emirlerine uymayan hareket. (Bak: Kebâir-Cünha)(Evet günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor. Meselâ: Utandıracak bir günahı gizli işliyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman melâike ve ruhaniyatın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük
Günah
vebal
Günah
(Osmanlı Dönemi) VEKEF
Günah
(Osmanlı Dönemi) ETİR
Günah
(Osmanlı Dönemi) VİZR
Günah
(Osmanlı Dönemi) HİRC
Günah
(Osmanlı Dönemi) ESAM
Günâh
(Osmanlı Dönemi) HAREC
günah
Dince suç sayılan iş veya davranış
günah
Kabahat, hafif suç: "Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür."- M. Yesarî
günah
Sorumluluk, vebal
günah
Kabahat, hafif suç
günah
Dince suç sayılan iş veya davranış: "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir."- H. Taner
günah
Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık
günaha
المفضلات