gülücük

listen to the pronunciation of gülücük
التركية - الإنجليزية
smile, chuckle
smile

She gave him a big smile. - O, ona büyük bir gülücük verdi.

Tom gave Mary a warm smile. - Tom, Mary'ye sıcak bir gülücük verdi.

gülücük yapmak
(for a baby) to smile
sahte gülücük
artificial smile
التركية - التركية
Çocuk gülümsemesi
Gülümseme, tebessüm: "... dudaklarında bir gülücükle, elinde beş altı zarf, gelirdi karşıma."- Y. Z. Ortaç
Gülümseme, tebessüm
gülücük
المفضلات