gözlemciler

listen to the pronunciation of gözlemciler
التركية - الإنجليزية
observers
plural of observer
Typically clients Those who have an opportunity to watch and listen to focus group research
A state (or regional economic integration organisation) that has not yet become a Party to the Convention United Nations agencies and non-governmental and community-based organisations may also participate as observers, subject to the Rule of Procedure of the Conference of the Parties
gözlem
{i} observation

Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations. - Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.

His observation is sharp, but he says very little. - Onun gözlemi şiddetli fakat o çok az diyor.

gözlemci
observer
gözlemci
(Politika, Siyaset) watchdog
gözlem
observer
gözlem
(Askeri) observation helicopter
gözlemci
looker on
gözlemci
supervisor
gözlem
{i} observing

I'm observing wild birds. - Ben yabani kuşları gözlemliyorum.

Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object. - Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.

gözlem
sighting
gözlem
survey
gözlemci
lurkers
gözlemci
observers
gözlem
investigation

Am I under investigation now? - Şimdi gözlem altında mıyım?

gözlem
scopy
gözlem
(Nükleer Bilimler) observe

He observed many types of creatures there. - Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.

The woman observes and the man thinks. - Kadın gözlemler ve erkek düşünür.

gözlem
observations

Those findings match my own observations. - O bulgular benim kendi gözlemlerimle eşleşiyor.

Brahe made many observations of the stars. - Brahe yıldızlarla ilgili birçok gözlemler yaptı.

gözlemci
observer müşahit
gözlemci
student
çok uluslu kuvvet ve gözlemciler
(Askeri) multinational force and observers
التركية - التركية

تعريف gözlemciler في التركية التركية القاموس.

Gözlem
rasat
Gözlem
observasyon
Gözlem
müşahede
Gözlemci
(Hukuk) MÜŞAHİT
Gözlemci
rasatçı
gözlem
Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi
gözlem
İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede
gözlem
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
gözlem
Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem
gözlem
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede: "Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır."- S. Birsel. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem
gözlem
Bir gök cismini veya olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat
gözlemci
Bir konferans, kongre vb.ne katılan, genellikle söz alma ve önerge verme hakkı olmayan, toplantıları kendi veya başkası adına izleyen kimse, müşahit
gözlemci
Gözlem evinde gözlem yapan kimse, rasıt
gözlemci
Bir karşılaşmayı izleyip kurallara uyulup uyulmadığını bildiren rapor yazmakla görevli kimse
gözlemci
Dikkatle, eleştirici bir gözle gözlem yapan kimse, müşahit
gözlemci
Gözlem evinde gözlem yapan kimse
gözlemciler
المفضلات