görerek

listen to the pronunciation of görerek
التركية - الإنجليزية
visual
seeing

Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now. - Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.

viewing
görerek teşhis bilgi ekranı
(Askeri) visual identification information display
görerek uçuş kuralları
(Askeri) visual flight rules
görerek uçuş meteorolojik şartları
(Askeri) visual meteorological conditions
görerek yaklaşma
visual approach
gör
saw

I saw John at the library. - Kütüphanede John'u gördüm.

I saw my Twitter account suspended after a while. - Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door. - Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

gör
see

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

gör
{f} seen

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I have not seen him lately. - Son zamanlarda onu görmedim

gör
{f} view

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

The sight of fresh lobster gave me an appetite. - Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

adet görerek
(Tıp) menstruating
birden görerek satın alan
(Ticaret) impulse buyer
dikey hat dizisi; görerek iniş yardımı
(Askeri) vertical line array; visual landing aid
küçük görerek tıslamak
hiss
namus borcu görerek
(Konuşma Dili) in honour bound
uygunsuz görerek
deprecatingly
ألمانية - التركية

تعريف görerek في ألمانية التركية القاموس.

Gör
yumurcak, afacan (kiz)
Gör
(-e/) n l. kücük cocuk
السويدية - التركية

تعريف görerek في السويدية التركية القاموس.

Gör
hazırlayın
Gör
olun
Gör
yapın
Gör
yapık
gör
yapıyor
gör
kılan
görerek
المفضلات