görülme

listen to the pronunciation of görülme
التركية - الإنجليزية

تعريف görülme في التركية الإنجليزية القاموس.

görülme sıklığı
(Tıp, İlaç) Incident (of AIDS etc.)
gör
saw

They saw a strange animal there. - Onlar orada garip bir hayvan gördü.

Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop. - Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.

görülmek
be in sight
görülmek
be seen

I don't want to be seen with him. - Onunla görülmek istemiyorum.

I am not ashamed to be seen with them. - Onlarla görülmekten utanmam.

görülmek
confer
görülmek
seen

Tom doesn't want to be seen with Mary. - Tom Mary ile görülmek istemiyor.

I don't want to be seen with him. - Onunla görülmek istemiyorum.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Seeing that she was not excited at the news, she must have known it. - O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.

I remember seeing you all somewhere. - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

gör
see

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

gör
{f} seen

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

gör
{f} view

Their view of life may appear strange. - Onları hayat görüşü acayip görünebilir.

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

The sight of fresh lobster gave me an appetite. - Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.

I was much frightened at the sight. - Ben görünce çok korktum.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

görülmek
{f} occur
görülmek
to be seen, occur, be evident, appear
görülmek
to be taken care of, be handled
yerin görülme derecesi
(Havacılık) ground visibility
التركية - التركية
Görülmek işi
görülmek
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
görülmek
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak: "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü."- P. Safa
görülmek
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
görülmek
Gereken iş yapılmış olmak