Şu çok arkadaşça değil.
- That's not very friendly.
Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.
- We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S.
Tom hâlâ tamamen eskisi kadar arkadaş canlısı.
- Tom is still just as friendly as he used to be.
Son derece arkadaş canlısıdır.
- He is extremely friendly.
Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
Ken cana yakın bir kişi gibi görünüyor.
- Ken seems to be a friendly person.
Biz komşu ülkelerle dostane ilişkileri devam ettirmeliyiz.
- We should keep up friendly relations with neighboring countries.
Komşularınla dostane olmalısın.
- You must be friendly with your neighbors.
Onunla dostça ilişkiler içindedir.
- He is on friendly terms with her.
Amcam bana dostça bir tavsiyede bulundu.
- My uncle gave me a friendly piece of advice.
Tom Mary ile samimidir.
- Tom is friendly with Mary.
Ben onunla samimiyim.
- I am friendly with her.
Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.
- We had a friendly talk with the gentleman.
Bir at dost bir hayvandır.
- A horse is a friendly animal.
Bu ev çevre dostudur.
- This house is environmentally friendly.
Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu söylüyorlar.
- They claim that all their products are environmentally friendly.
Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı.
- The new president was a warm and friendly man.
Tom herkese karşı sıcak.
- Tom is friendly to everyone.
He gave a friendly smile.
The soldier was killed by friendly fire.