forward; in advance

listen to the pronunciation of forward; in advance
الإنجليزية - التركية

تعريف forward; in advance في الإنجليزية التركية القاموس.

ahead
ileri

Programın bir hafta ilerisindeyiz. - We're a week ahead of schedule.

İleride başka bir gemi gördük. - We saw another ship far ahead.

ahead
ilerdeki
ahead
başta

İz başta kaba görünüyordu. - The trail ahead looked rough.

ahead
önceden

Keşke önceden arasaydın. - I wish you had called ahead.

Gerçekten önceden telefon etmeliydin. - You really should've phoned ahead.

ahead
(Askeri) tam yol ileri
ahead
başlamak

İlerlemenin sırrı başlamaktır. - The secret of getting ahead is getting started.

ahead
öndeki
ahead
(Askeri) pruvada
ahead
get ahead başa geçmek
ahead
önde

O, kendi sınıfında İngilizcede öndedir. - He is ahead of his class in English.

Öndeyken vazgeçmemeliydin. - You should've quit when you were ahead.

ahead
ileride

İleride başka bir gemi gördük. - We saw another ship far ahead.

Yaklaşık otuz yarda ileride. - It's about thirty yards ahead.

ahead
ileri doğru

Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir. - Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.

ahead
ilerde

O, matematikte bizden ilerdedir. - He is ahead of us in mathematics.

Herkes hız limitine uyuyordu, bu yüzden ilerde muhtemelen bir hız tuzağı olduğunu biliyordum. - Everybody was obeying the speed limit, so I knew there was likely a speed trap ahead.

ahead
ileriye

Onlar yavaşca ileriye doğru hareket etti. - They moved ahead slowly.

ahead
ileriki
ahead
önden

Tom önden gitmiş olmalı. - Tom must've gone ahead.

Sen önden git. Ben yakında sana yetişirim. - Go on ahead. I'll catch up with you soon.

ahead
gelecekte
الإنجليزية - الإنجليزية
ahead