الإنجليزية - التركية
تعريف figuratively, innate في الإنجليزية التركية القاموس.
- mecazi olarak, doğuştan
- indigenous
- {s} yöreye özgü
- indigenous
- (Tıp) endijen
- indigenous
- (Tıp) indijenöz
- indigenous
- bir yere özgü
- indigenous
- fitri
- indigenous
- içkaynaklı
- indigenous
- yerli
Brezilya'daki bazı yerli kabileler keresteciler tarafından tehdit edilmektedir.
-Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers.
Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.
-Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago.
- indigenous
- - to (bir yere) özgü, (bir yerde) doğal olarak bulunan/yetişen
- indigenous
- içkaynakli
- indigenous
- {s} to (bir yere) özgü, (bir yerde) doğal olarak bulunan/yetişen
- indigenous
- doğuştan olan
- indigenous
- (Tıp) Tabiî, fitrî, endijen
- indigenous
- {s} doğal
- indigenous
- {s} özgü
Bu bitki Kanada'ya özgüdür.
-This plant is indigenous to Canada.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف figuratively, innate في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- indigenous
figuratively, innate
الواصلة
figuratively, in·nateالنطق
Resimler
السابق
المفضلات