التركية - الإنجليزية
تعريف fi̇rar في التركية الإنجليزية القاموس.
- firar
- desertion
Desertion from the army was punishable by death.
-Ordudan firar ölüm cezası ile cezalandırılabilirdi.
Twenty six soldiers were executed for desertion.
-Yirmi altı asker, firar nedeniyle idam edildi.
- firar
- {i} escape
- firar
- running away, flight, escape; desertion
- firar
- flight
- firar
- truancy, playing truant (from school)
- firar
- jailbreak
- firar
- pol. defection
- firar
- (Askeriye) desertion
- firar
- break
- firar
- slipping off, sneaking off, abscondence
- firar
- getaway
Tom made a clean getaway.
-Tom temiz bir firar yaptı.
The getaway car was late model white sedan.
-Firar arabası son model beyaz sedandı.
- firar
- prison-breaking
- firar
- absence without leave
- firar
- fleeing, flight; escape; getaway
- firar
- breakout
- firar etmek
- run away
- firar etmek
- escape
- firar etmek
- a) to run away, to flee, to escape b) to desert
- firar etmek
- fly
- firar etmek
- desert the colors
- firar etmek
- 1. to flee; to escape. 2. to slip off, sneak off, abscond. 3. (Askeriye) to desert. 4. pol. to defect. 5. to play truant (from school)
- firar etmek
- run off
- firar kaportası
- scuttle
- firar kenarı
- trailing edge
- firar noktası
- art vanishing point
- firar
- running away
- firar
- breakaway
- firar
- prison breaking
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف fi̇rar في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Kaçmak. Kaçı
- firar
- Kaçma, kurtulma
- firar
- Kaçma, kurtulma: "Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz."- A. Gündüz
- firar
- Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması
- firar
- Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması: "Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra, kendim de pişman oldum."- R. N. Güntekin
- firar etmek
- Kaçmak