fesat

listen to the pronunciation of fesat
التركية - التركية
Hile
(Osmanlı Dönemi) bozuk ve fenâlık, karışıklık, haddi aşıp zulmetmek
Karıştırıcı, ara bozucu (kimse)
Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan
Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse)
Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk: "Birçokları kahveleri fesat yatağı saymayı sürdürürler."- S. Birsel
Bozukluk
Karıştırıcı, ara bozucu
fesat kumkuması
Fesat kaynağı, ortaklığı karıştırmayı huy edinmiş, kötülük peşinde koşan kimse
ASKERİ FESAT
(Hukuk) Birden çok askeri kişinin amir ve üste karşı itaatsizlik, saldırmak vb. amaçlarla biraraya gelmeleri
fesat
المفضلات