Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
 - There is a fixed standard in the king's principles.
Faiz oranları %5'te sabitlendi.
 - Interest rates have been fixed at 5%.
Gözlerini bana dikti.
 - He fixed his eyes on me.
Herkesin gözleri ona dikildi.
 - Everyone's eyes were fixed upon her.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
 - I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Saatimin onarılması gerekiyor.
 - My clock needs to be fixed.
Tom onu bir çekiçle onardı.
 - Tom fixed it with a hammer.