الإنجليزية - التركية
تعريف excited, passionate في الإنجليزية التركية القاموس.
- zealous
- gayretli
Bir aptaldan daha kötü olan tek şey gayretli bir aptaldır.
-The only thing worse than an idiot is a zealous idiot.
Tom gayretli, değil mi?
-Tom is zealous, isn't he?
- zealous
- şevkle
Şevkle çalıştıktan sonra meyve ve suyla canlandık.
-After working zealously, we were refreshed by fruit and water.
- zealous
- şevkli
- zealous
- hararetli
- zealous
- istekli
Yardım için istekli bir çalışandı.
-She was a zealous worker for charity.
- zealous
- coşkun
- zealous
- hareketli
- zealous
- şevk
Şevkle çalıştıktan sonra meyve ve suyla canlandık.
-After working zealously, we were refreshed by fruit and water.
- zealous
- {s} azimli
- zealous
- zealousnessgayret
- zealous
- zealouslygayretle
- zealous
- {s} hevesli
- zealous
- {s} ateşli
- zealous
- {s} heyecanlı
- zealous
- {s} bağnaz
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف excited, passionate في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {s} zealous
excited, passionate
الواصلة
excited, pas·sion·ateالنطق
Resimler
السابق
المفضلات