erkân

listen to the pronunciation of erkân
التركية - التركية
(Hukuk) Bir topluluğun ileri gelenleri; büyükleri, yol, yöntem
(Osmanlı Dönemi) Ekini ifsâd eden âfet
(Osmanlı Dönemi) Sarılık denilen bir hastalık çeşidi
(Osmanlı Dönemi) (Rükn. C.) Rükünler. Esaslar. Temeller. İleri gelen kimseler
General aşamasındaki askerler
General veya amiral aşamasındaki askerler
Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler: "Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder."- R. H. Karay
Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler
Yol, yöntem
Yol, yöntem: "Onun arkasına bu yolda, bu erkânda gelmiş geçmiş ustalar, pirler vardı."- Ö. Seyfettin
(Osmanlı Dönemi) rükünler, esaslar
erkân-ı harbiye-i umumiye
(Eski dil) Genelkurmay
erkan kürkü
Padişahın vezirlerine giydirdiği kürk
erkan minderi
Ev ve konaklarda seçkin konukların oturması için yapılmış yer minderi
adap erkan
Yol yöntem
yol erkan
Usul, yöntem, davranış bilgisi
ÂDÂB U ERKÂN
(Osmanlı Dönemi) Edebler, kaideler ve rükünler. Ahlâk ve terbiye kaideleri
الإنجليزية - التركية
erkam
erkân
المفضلات