Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var.
 - Tom and Mary have something surprising in common.
Buna müştereken sahibiz.
 - We have that in common.
Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.
 - The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak.
 - The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death.
Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.
 - Though they're twins, they don't have many interests in common.
İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.
 - The two premiers had nothing in common.
Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir.
 - Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'.
Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir.
 - Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors.
30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim.
 - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.
Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
 - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.