Rahatsız edilmeden bir gün geçirebilecek miyim?
- Werde ich einmal einen Tag ungestört verbringen können?
Bir kere daha uyuyacağız ve sonra Paskalya. İyi geceler ve tatlı rüyalar.
- Noch einmal schlafen und dann ist Ostern. Gute Nacht und süße Träume.
Ayda bir kere bir araya geliriz.
- Wir kommen einmal im Monat zusammen.
Haftada bir kez yüzmeye gidiyorum.
- Ich gehe einmal in der Woche schwimmen.
Tom'u bir kez daha görmek isterdim.
- Ich würde Tom gerne noch einmal sehen.
Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.
- Tom hates it when Mary asks him to explain the same thing more than once.
Bir kerede iki yerde olamazsın.
- You can't be at two places at once.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I once met him when I was a student.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I met him once when I was a student.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz.
- He doesn't behave himself once he's drunk.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.
At one time, there was a bridge here.
- Hier war einmal eine Brücke.
I have been to Kyoto one time.
- Ich war einmal in Kyōto.
I'd like to meet Tom sometime.
- Ich möchte Tom irgendwann einmal kennenlernen.
We'll visit you sometime.
- Wir werden euch irgendwann einmal besuchen.