Educating the mind without educating the heart is no education at all.
- Kalbi eğitmeden zihni eğitmek hiç eğitim görmemektir.
Do you know anything about training dogs?
- Köpekleri eğitme hakkında bir şey biliyor musun?
She took pains to educate her children.
- O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
Dan didn't even want to train Linda.
- Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti.
Tom hired someone to train his dog.
- Tom köpeğini eğitmek için birini kiraladı.
He was educated at Oxford.
- O, Oxford Üniversitesi'nde eğitim gördü.
Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
- O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
I trained the dog to do tricks.
- Oyun yapması için köpeği eğittim.
They needed jobs and training.
- Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.
Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
- İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
In the last analysis, methods don't educate children; people do.
- Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
Musical talent can be developed if it's properly trained.
- Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
It is not easy to train dogs.
- Köpekleri eğitmek kolay değil.
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.