dulda

listen to the pronunciation of dulda
التركية - الإنجليزية
sheltered place
recess in a hillside, grotto
dul
widow

My brother's widow has married again. - Erkek kardeşimin dul eşi yeniden evlendi.

He leaves a widow and a daughter. - Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.

dul
(erkek) widower
dul
widowed

Thousands of women were widowed by the war. - Binlerce kadın, savaş tarafından dul bırakıldı.

Tom was widowed twice. - Tom iki defa dul oldu.

dul
widow; widower
dul
widowed; (erkek) widower; (kadın) widow
dul
femesole
dul
divorceé
التركية - التركية
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper
Kuytu yerlere, koyaklara, göbeklere verilen ad
Esirgeme, koruma, himaye
Siper, kuytu yer
Yağmur almayan saçak altı gibi yer
dul
Bir paragraf sonunda yarım kalmış satır
dul
Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış (kadın veya erkek)
dul
Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış (kadın veya erkek): "Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar."- R. N. Güntekin