My prayers were answered.
- Dualarım gerçekleşti.
Your prayer will be answered.
- Duan kabul edilecektir.
Tom and the other farmers prayed for rain.
- Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
Tom prays to God once in a blue moon.
- Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
She went down on her knees to pray.
- Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
We knelt down to pray.
- Biz dua etmek için diz çöktük.
Speaking in some languages sounds like praying.
- Bazı dillerde konuşma, dua etme gibidir.
I spent five days in that filthy well. In that moment, my only solution was praying.
- O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.
Sometimes our prayers aren't answered the way we want them to be.
- Bazen dualarımıza onların olmasını istediğimiz şekilde cevap verilmez.
Only prayers keep him alive.
- Onu sadece dualar hayatta tutar.