O bir sineğe bile zarar veremez.
 - She can't even harm a fly.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
 - She left without saying even a single word.
Fırtına daha da şiddetlendi.
 - The storm became even more violent.
Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.
 - I like physics, and I like mathematics even more.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
 - There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
 - About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
 - Do you even remember Tom?
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
 - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom neredeyse her akşam evdedir.
 - Tom is at home almost every evening.
Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
 - I hardly even know you.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
 - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
 - I don't even remember what Tom looked like.