diri diri

listen to the pronunciation of diri diri
التركية - الإنجليزية
alive
1. alive, while alive, while living. 2. undercooked; rare
while alive
while living
diri
alive

They could not tell whether he was dead or alive. - Onlar onun ölü mü yoksa diri mi olup olmadığını söyleyemedi.

Tom doesn't know if Mary is dead or alive. - Tom Mary'nin ölü mü ya da diri mi olduğunu bilmiyor.

diri diri yakılmak
perish at the stake
diri
sharp
diri
(Biyokimya) bio
diri erkeliler
(Denizbilim) bioenergetics
diri oluşum
(Denizbilim) biogenesis
diri-
(Denizbilim) bio-
diri tutmak
to keep alive
değirmen taşının altından diri çıkar
(Konuşma Dili) He always lands on his feet
diri
youthful
diri
vigorous, energetic, lively
diri
live
diri
undercooked; rare
diri
alive, living, live; fresh; energetic, lively, sharp
diri
alive, living
diri tutmak
keep something alive
التركية - التركية
Canlı canlı, taptaze
Canlı olarak
diri odun
(Botanik, Bitkibilim) Diri odun, canlı elemanlar içeren, fizyolojik aktivitesi bulunan, öz oduna kıyasla daha açık renkli olan ve onu çepeçevre saran odun
DiRi
Solmamış, pörsümemiş
DiRi
Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı: "Senin ölün değil, bana dirin lazım."- Ö. Seyfettin
DiRi
Gereği kadar pişmemiş
DiRi
Güçlü, zinde
diri
Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı
diri
Güçlü, zinde, canlı
diri örtü
Ormanlık bölgelerde ağaçların altında yeşeren çalı, çırpı veya odunsu bitkiler
diri diri
المفضلات