dileyerek

listen to the pronunciation of dileyerek
التركية - الإنجليزية
wishing

I named my daughter Nairu wishing her long life. - Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

a specific feeling of desire; "he got his wish"; "he was above all wishing and desire"
from Wish, v
present participle of wish
{i} desire, ambition, yearning
dile
{f} wish

Everybody wished he had been elected governor. - Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

dile
{f} wished

Everybody wished he had been elected governor. - Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

dile
invoke
dile
{f} wishing

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it. - Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.

dile
verbalized
dile
beg

Tom was beginning to wish he had stayed in the navy. - Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.

I am no better than a beggar. - Bir dilenciden daha iyi değilim.

dile
articulates
özür dileyerek
apologetically
التركية - التركية

تعريف dileyerek في التركية التركية القاموس.

DİLE
(Osmanlı Dönemi) Gönül sahibi
DİLE
(Osmanlı Dönemi) f. Dil, gönül, kalb yürek
dileyerek
المفضلات