difficult to endure; arduous

listen to the pronunciation of difficult to endure; arduous
الإنجليزية - التركية

تعريف difficult to endure; arduous في الإنجليزية التركية القاموس.

trying
bıktırıcı
trying
(Bilgisayar) deneniyor
trying
deneyerek
trying
zahmetli
trying
{f} dene

Tekrar denemenin faydası yok. - It is no use trying again.

Bir şey denemenin faydası yok. - It's no use trying anything.

trying
üzücü
trying
güç

Onlar politik amaçlarına ulaşmak için sömürgeci güçlere yaranmaya çalışmaktadırlar. - They are trying to cozy up to imperialist forces in order to achieve their political aims.

Tom Mary'yi top cambazlığı yapmaya çalışırken gördüğünde gülmemek için kendini güçlükle frenledi. - Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.

trying
çetin
trying
{s} sabrı zorlayan
trying
try yor/yargıla/dene
trying
{s} sıkıcı

Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok. - There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.

Bu yazılımın nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak sıkıcı. - Trying to figure out how this software works is a pain in the neck.

trying
{s} yorucu, zor, sıkıntılı
trying
{s} kalkışan
trying
{s} uğraşan
trying
{s} uğraştırıcı
trying
{s} yorucu
الإنجليزية - الإنجليزية
trying
difficult to endure; arduous
المفضلات