delivering bad news; foreboding; threatening

listen to the pronunciation of delivering bad news; foreboding; threatening
الإنجليزية - التركية

تعريف delivering bad news; foreboding; threatening في الإنجليزية التركية القاموس.

ominous
uğursuz

Uğursuz bir sessizlik vardı. - There was an ominous silence.

Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu. - The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.

ominous
{s} meşum
ominous
{s} uğursuz, meşum; hayra yorulamayan, kara; insanın keyfini kaçıran, kaygı verici
ominous
şom
ominous
kaygı verici
ominous
hayra yorulamayan
ominous
kötüye alamet olan
ominous
insanın keyfini kaçıran
ominous
netameli
ominous
kötülük habercisi
ominous
meymenetsiz
ominous
ominouslyuğursuzca
ominous
kötülüğü belirten
ominous
ominousnessuğursuzluk
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} ominous
delivering bad news; foreboding; threatening
المفضلات