danışmak

listen to the pronunciation of danışmak
التركية - الإنجليزية
consult

Before deciding, I would like to consult with my family. - Karardan önce aileme danışmak istiyorum.

I want to consult you about something. - Bir şey hakkında size danışmak istiyorum.

confer
turn to
deliberate
debate
to consult, to confer (with)
advise with
to consult with (someone) (about) (something), ask (someone's) advice (on) (a matter)
take one's advice
confer with
refer
danışma
{s} advisory
danışma
consultation

Before you make a decision about your marriage, you should have a consultation with your parents. - Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.

danışma
{i} information

Where is the information counter? - Danışma masası nerede?

Where is the tourist information office? - Turizm danışma bürosu nerede?

danışma
{i} advice

A lot of clients come to the lawyer for advice. - Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.

Let me give you a little free advice. - Sana küçük bir ücretsiz danışmanlık vereyim.

danışma
counseling

I don't need any counseling. - Herhangi bir danışmanlığa ihtiyacım yok.

They need some counseling. - Biraz danışmanlığa ihtiyaçları var.

danışma
reference
danışma
information booth
danışma
conferring
danış
consult

You should consult a doctor if the symptoms get worse. - Belirtiler daha da kötüleşiyorsa bir doktora danışmalısın.

Why don't you consult a lawyer? - Neden bir avukata danışmıyorsunuz?

danış
{f} consulting

I did it without consulting anyone. - Bunu kimseye danışmadan yaptım.

Tom didn't make a move without consulting his parents. - Tom ebeveynlerine danışmadan harekete geçmedi.

danışma
advisement
danışma
information desk
danışma
counselling

Tom and Mary decided to go to marriage counselling. - Tom ve Mary evlilik danışmanlığına gitmeye karar verdi.

akıl danışmak
Ask for advice, consult
akıl danışmak
to consult, ask (someone) for advice
akıl danışmak
to ask for advice, to consult
danış
consultation
danış
counseling
danış
advising
danış
conferring, conference
danışma
conferring; consultation
danışma
information (booth or desk)
danışma
inquiry, consultation; information
danışma
deliberation
danışma
counsel

Tom and Mary have decided to go to a marriage counselor. - Tom ve Mary bir evlilik danışmanına gitmeye karar verdiler.

I don't need a counselor. - Bir danışmana ihtiyacım yok.

danışma
consultative
danışma
inquiry
التركية - التركية
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek: "Doktor, bugün size ben asıl başka mesele danışmak için geldim."- H. E. Adıvar
istişare etmek
meşveret etmek
(Osmanlı Dönemi) MÜŞAHELE
(Hukuk) MÜŞAVERE ETMEK
Danışma
istişare
Danışma
müracaat
danış
önemlibir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması
danış
Önemli bir konuda birkaç kişinin bir arada konuşması, müşavere
danışma
Danışmak işi, müşavere, istişare, müzakere, meşveret: "Bu civarda her kim ki başı sıkışır, ona danışmaya gelir."- Y. K. Karaosmanoğlu
danışma
Danışılan yer, müracaat, enformasyon: "Aşağıdaki kapıcı soruyor, danışmadaki şişman kız soruyor."- A. İlhan
danışma
Danışılan yer, müracaat, enformasyon
danışma
Danışmak işi, müşavere, istişare, müzakere, meşveret
danışmak
المفضلات