cinsler

listen to the pronunciation of cinsler
التركية - الإنجليزية
kinds
genusun çoğulu
genera
cins
kind

I've never seen that kind of tree before. - Bu cins bir ağacı daha önce hiç görmedim.

What kind of dog is this? - Bu ne cins bir köpek?

cins
sort
cins
{i} type

The factory is producing a new type of car. - Fabrika, yeni cins bir araba üretiyor.

cins
{i} variety
cins
sort, type, kind, breed; genus, species; sex; gender; race, stock, breed; grade; crank, oddity; purebred, thoroughbred; queer, weird, screwy
cins
gender

A man and a woman are people of different genders. - Bir erkek ve bir kadın, farklı cinsiyetlerin insanlarıdır.

Tom believes in traditional gender roles. - Tom geleneksel cinsiyet rollerine inanır.

cins
pedigree
cins
assortment
cins
pure-blooded
cins
grade
cins
lot

Tom had sex with a lot of different women. - Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.

cins
thoroughbred
cins
queer
cins
weird
cins
{i} cast
cins
class

I wanted to hug you before class started, but I didn't want to look like a lesbian. - Ders başlamadan önce sana sarılmak istedim ama bir eş cinsel gibi görünmek istemedim.

Tom fell asleep during sex ed class. - Tom cinsel eğitim dersi sırasında uykuya daldı.

cins
range
cins
breed

Cats of that breed have no tail. - O cins kedilerin kuyruğu yok.

The Great Dane is a breed of domestic dog known for its giant size. - Büyük Dane, dev boyutuyla bilinen evcil köpek cinsidir.

cins
screwy
cins
full-blooded
cins
genders of
cins
sex

The killer cucumber is sexist. - Katil salatalık cinsiyet ayrımı yapıyor.

Such a person will often go a block out of his way to avoid meeting a person of the opposite sex. - Böyle bir kişi karşı cinsinden biriyle karşılaşmaktan kaçınmak için çoğunlukla yolunun bir blok dışına gider.

cins
race

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

cins
blooded
cins
species
cins
quality
cins
genus
cins
slang kinky, odd, eccentric
cins
diversity
cins
stripe
cins
well bred
cins
purebred
cins
(animal) of good stock, thoroughbred, pedigree
cins
persuasion
cins
sex; gram. gender
cins
pedigreed
cins
sort, type, kind, variety, category
cins
pureblooded
cins
race, stock, family, breed
cins
(Hukuk) brand
cins
çoğulu genera
cins
ilk
cins
form
التركية - التركية

تعريف cinsler في التركية التركية القاموس.

CİNS
(Osmanlı Dönemi) Nevi'. Boy, soy, kavim, kabile. Aynı çeşitten olmak
cins
Diğerlerine göre daha iyi ve belirgin nitelikleri olan: "Derler ki, cins kediler bu çirkinliği gizlemek için tenha yerlerde ölmeye giderlermiş."- P. Safa
cins
Soy, kök, asıl: "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur."- M. E. Yurdakul
cins
Aralarında ortak özellikler bulunan varlıklar topluluğu
cins
Yüksek nitelikte olan
cins
Tür, çeşit, nevi
cins
Tür, çeşit
cins
Aralarında ortak özellikler bulunan varlıklar topluluğu: "Bizim operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var."- H. Taner
cins
Aralarında ortak özellikler olan varlıklar topluluğu
cins
Soy, kök, asıl
cins
Garip, tuhaf
cins
Pek çok ortak özellikleri bulunan türler topluluğu
cinsler
المفضلات