ciğer

listen to the pronunciation of ciğer
التركية - الإنجليزية
lung; kidney
liver; lungs; heart, affections
lungs

Toxic fumes of bromine can damage one's lungs. - Brom Zehirli dumanı kişinin ciğerlerine zarar verebilir.

My lungs were screaming for air. - Ciğerlerim hava için çığlık atıyordu.

liver

I love sandwiches with liverwurst. - Ciğerli sosisli sandviçleri seviyorum.

Is eating liver good for you? - Ciğer yemek size iyi geliyor mu?

the heart, lungs, and liver sold by butchers as a unit
{i} lung

He had excess water in his lungs. - Ciğerlerinde fazla su vardı.

My lungs were screaming for air. - Ciğerlerim hava için çığlık atıyordu.

{i} kidney
giblets
heart
ciğer ağrısı
liver pain
ciğer otu
of liverworts
ciğer acısı sorrow caused by
the loss of one's child
ciğer salamı
liverwurst
ciğer sarması
minced liver wrapped in lamb's fat
ciğer tavası
fried liver
can ciğer
very dear, intimate, bosom
ciğerler
lungs

My lungs were screaming for air. - Ciğerlerim hava için çığlık atıyordu.

He had excess water in his lungs. - Ciğerlerinde fazla su vardı.

kediye ciğer emanet etmek
set the fox to keep the geese
kediye peynir/ciğer ısmarlamak
to entrust something to an untrustworthy person
takım ciğer a pair of lungs
(as sold by a butcher)
التركية - التركية
Akciğerlerle karaciğerin ortak adı
Akciğer, yürek ve karaciğerin oluşturduğu takım
Hayvanlarda akciğer, yürek ve karaciğerin oluşturduğu takım
Yürek, iç
(Osmanlı Dönemi) HİLB
CİĞER
(Osmanlı Dönemi) Avaz
CİĞER
(Osmanlı Dönemi) f. Ciğer. Bağır
CİĞER
(Osmanlı Dönemi) Keder, sıkıntı, elem
ciğer acısı
Evlât acısı, ciğer yarası
ciğer otları
Yaprakları kara yosunlarından bir bitki sınıfı
ciğer otu
Düğün çiçeğigillerden, çok yıllık otsu bir bitki (Hepatica)
ciğer sarma
İnce kıyılmış akciğer ve karaciğer, pirinç, yağ, çam fıstığı, kuş üzümü, yeşil soğan, yumurta ve baharat karışımıyla fırında pişirilen bir kebap türü
ciğer sotesi
Sote
ciğer yarası
Ciğer acısı
can ciğer
Çok yakın, sıkı fıkı, pek içten (arkadaş)
ciğer
المفضلات