choice, option

listen to the pronunciation of choice, option
الإنجليزية - التركية
seçim seçeneği
alternative
{i} alternatif

Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır. - The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.

Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok. - Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.

choice, option, selection
seçim, seçme hakkı, seçme
alternative
{i} seçenek

Başka seçenek olmadığını kabul ettik. - We agreed that there was no other alternative.

Bana seçenek bırakmıyorsun. - You leave me no alternative.

alternative
{i} şık
alternative
{s} öbür
alternative
{s} değişik
alternative
yerine geçebilen
alternative
değişke
alternative
almaşık
alternative
başka

Başka seçenek olmadığını kabul ettik. - We agreed that there was no other alternative.

Çalışmaktan başka alternatifimiz yok. - We have no alternative but to work.

alternative
seçimli
alternative
diğer

Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum. - I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.

Diğer alternatifleri dikkate aldın mı? - Did you consider other alternatives?

alternative
iki şeyden biri
alternative
(Tıp) vücudun tabiatını değişitren ve islah eden ilaç
alternative
(Askeri) YEDEK; ALTERNATİF
alternative
Yapacak başka bir şey yoktu
alternative
Başka çarem kalmamıştı
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} alternative
choice, option
المفضلات