Bu oteldeki odalar ses yalıtımında gerçekten çok kötü. Komşumun sakızını çiğnemesini duyabiliyorum.
- The rooms in this hotel are really very bad at muffling sounds. I can hear my neighbor chewing his gum!
Yaramaz kız kaleminin sonunu çiğneme alışkanlığı içinde.
- The nervous girl is in the habit of chewing the end of her pencil.
Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
- Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
Onun, kalemini çiğneme gibi kötü alışkanlığı vardır.
- He has the bad habit of chewing his pencil.
Onun kurşun kalemini çiğnemek gibi kötü bir alışkanlığı var.
- She has a bad habit of chewing on her pencil.
Aspirin çiğnemek kötü bir fikirdir.
- Chewing aspirin is a bad idea.
Benim hoverkraft yılanbalıklarıyla dolu ve klavyeme yapışmış bir parça sakız var.
- My hovercraft is full of eels, and there's a bit of chewing gum stuck to my keyboard.
Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
- Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe.
Aspirin çiğnemek kötü bir fikirdir.
- Chewing aspirin is a bad idea.
Yiyeceği yutmadan önce çiğnemek zorundasın.
- You have to chew the food before you swallow it.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
- See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
Tom çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırdı.
- Tom has bitten off more than he can chew.
Yiyeceklerinizi iyi çiğnemelisiniz.
- You should chew your food well.
Ölüm yaklaştığında, yapabileceğiniz bütün şey yavaş yavaş tırnaklarınızı çiğnemektir.
- When death approaches, all you can do is slowly chew your fingernails.
The school had banned chew and smokes from the school grounds, even for adults.
The professor stood at the blackboard, chalk in hand, and chewed the question the student had asked.