cem

listen to the pronunciation of cem
التركية - الإنجليزية

تعريف cem في التركية الإنجليزية القاموس.

ayini Cem
a ceremony of worship performed by various dervish orders
الإنجليزية - الإنجليزية
Continuous Emissions Monitoring
Concept Evaluation Model
IUCN Commission on Ecosystem Management
Chief Enlisted Manager
cemetery
(n ) computational electromagnetics; the simulation or prediction of electromagnetic fields using computers Models used include field and particle models and a number of techniques including: finite differences; finite elements; method of moments; and discrete methods Further information is available as an article in the Encyclopaedia Technologica See also CFD
Acronym for Continuous Emissions Monitoring The measurement and reporting of specific pollutant levels at a facility
Contract Electronics Manufacturing
Contract manufacturing or contract electronics manufacturing Production of electronic equipment on behalf of an original equipment manufacturer (OEM) customer, in which the design and brand name belongs to the OEM Often refers to the industry based on providing contract design, manufacturing, and related product support services for electronics OEMs Also referred to as electronics manufacturing services (EMS)
Contract Electronic Manufacturer
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Hükümdar, melik, şah
(Osmanlı Dönemi) Hz.Süleyman'ın (A.S.) nâmı
(Osmanlı Dönemi) İskender'in bir ismi
Büyük iskender'in lakabı
Bir yerde toplanmış olan halk topluluğu
Süleyman Peygamberin lakabı
Toplama. Çokluk
Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad Alevi semahı
(Osmanlı Dönemi) toplama
Toplama, bir araya getirme: "Haymana'da ayrıca kuvvet cem'ine teşebbüs ettiler."- Atatürk
Toplanma, birleşim
cem evi
Cemevi alevilerin zikir yaptıkları, Hak ile batıl olanı ayırdıkları, ölmeden önce öldükleri, sorgu ve sual verdikleri ibadet mekânıdır. Cemevilere girmenin her ibadet yeri gibi bir adabı vardır. Bayanlar saçı açık giremezler, Kül hakkı yiyen; hak sahibi ile helalleşmeden cemevine giremez, zulm edenler ve birbirinden razı olmayanlar da cemevine giremez. Yapılan en büyük ibadetlerden biri Ali'ye yakılan ağıtlardır
CEM'
(Osmanlı Dönemi) Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma
CEM'
(Osmanlı Dönemi) Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet eden kelime. (Kitabın başındaki cemi' hakkındaki izahata bakınız)
CEM'
(Osmanlı Dönemi) Tas: Bütün eşyayı Cenab-ı Hak ile görerek kendi havl ve kuvvetinden teberri etmek
CEM'
(Osmanlı Dönemi) (C.: Cümu) Hurmanın iyi olmayanı. Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar
CEM'
(Osmanlı Dönemi) Az olarak cemaat için isim olur
CEM'AN
(Osmanlı Dönemi) Bir yere toplamak suretiyle, toplanmış olarak
CEM'ARE
(Osmanlı Dönemi) Küçük ku
CEM'ARE
(Osmanlı Dönemi) Galiz, kaba nesne. Yüksek taşlar
CEM'ARE
(Osmanlı Dönemi) Kabile ismi
CEM
(Osmanlı Dönemi) (Cem'. den) Cemiyete mahsus, cemiyetle alâkalı
CEM
(Hukuk) Hepsi, toplamı
CEM'İYYAT
(Osmanlı Dönemi) (Cemiyet. C.) Cemiyetler
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Huk: Kazanç paylaşmaktan başka bir maksadla, ikiden ziyade şahsın ilim ve mâlumâtlarını ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde birleştirmek suretiyle bir esas nizamnameye müsteniden ve hükmî şahsiyyeti hâiz olarak kurdukları teşekkül. (T.H.L.)
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Mânevi birlik teşkil eden cemaat
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) (Cemiyet) Topluluk, birlik. Hey'et
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Edb: Tenasübü veya tezadı dolayısıyla birbirine uyan kelimeleri veya zıd olan kelimeleri beraber aynı ifade içinde b
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Tas: Zihnin yalnız Cenab-ı Hak ile meşguliyet hali
CEM'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Bir yere cem' olma
CEM'İYYETGÂH
(Osmanlı Dönemi) f. Toplantı yeri, toplanılacak yer
cem'an
Toplayarak, toplam olarak, hepsi
cem'an yekûn
Toplam olarak
cem'an yekün
Toplam olarak
cem'iyetli
(Osmanlı Dönemi) çok mânâları ve özellikleri içine alan, pek çok şeyle alâkalı bulunan
MU'CEM
(Osmanlı Dönemi) Hadis şeyhlerinin herbirisi
MU'CEM
(Osmanlı Dönemi) Harf-ı heca sırasına konularak, her birisinin tarikından müellife kadar gelen rivayetleri toplayan kitaba denir
MU'CEM
(Osmanlı Dönemi) İ'câm edilmiş, noktalanmış, noktalı
الإنجليزية - التركية
(Askeri) birleşik etkili askeri malzeme (combined effects munition)
cem
cemetery
{i} mezarlık

Ben karanlıktan sonra mezarlık tarafında yürümekten kaçınmaya çalışıyorum. - I try to avoid walking by the cemetery after dark.

Dan, Linda'yla mezarlıkta buluştu. - Dan met Linda at the cemetery.

cemetery
{i} şehitlik
cemetery
{i} kabristan
cemetery
tahtalı köy
cemetery
sinlik
cemetery
gömütlük